16 Eylül 2010 Perşembe

Günler Çuvala Girdi

 Yanağında kocaman sivilcesi olan küçük kız yürüyordu ormanda. Doğduğundan beri bu ormandaydı. Küçük bir kulübede yaşıyordu ailesiyle. Babası ağaç kesmeye indiği zaman ormanın derinliklerine o da giderdi babasıyla. Kesilen ağaçları üzüntüyle izlerdi. Babası, çuval dolana kadar ağaçları baltayla keserdi. Yine o günlerden bir gündü. Babası, haşin bir biçimde, sanki hayatın tüm acısını o ağaçlardan çıkarıyormuşcasına baltayı vuruyordu ağacın gövdesine. Küçük kızın canı acıyordu babası baltayla ağaca vurdukça. En sonunda kızın canına tak etti, gizlice babasının çuvalını aldı ve babasının ağaçları kestiği her günü çuvala doldurdu, geçmişin tamamı çuvala girmişti, çuval o kadar dolmuştu ki her an patlayabilirdi. Küçük kız, gelecek için de bir çuval lazım dedi kendi kendine. Eve gidip alması gerekiyordu bir çuval daha. Babası geçmişi çuvala doldurduğunu anlayıca kıza sinirlendi. Küçük kızın sivilcesini patlattı, kızın canı çok acıdı fakat bu acı, babasının ağaçlara yaptığında duyduğu acıdan daha fazla olamazdı.

Hemen kaçtı ordan, eve doğru koştu. Vardığında çuvalı eliyle koymuş gibi buldu. Şimdi sıra gelecekteydi. Babasının ağaçları kesmediği zamana kadar tüm gelecek günleri çuvala doldurdu. İşi bittiğinde kendini yorgun hissediyordu. Ellerine baktı, buruş buruştu. Ne olduğunu anlamak için aynanın karşısına geçti, yaşlandığını gördü. Şaşkındı fakat yaşlandığına değil; babasının ağaçları kesmeyi bırakmasının bu kadar zaman aldığına...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder