23 Eylül 2010 Perşembe

Aklına Yatmak

Elindeki elma şekeriyle daha da bir şeker olurdu. Gözleri masmavi, saçları sarı ve ipek gibiydi. Görenler, bu minik kızın ileride çok ama çok güzel bir kadın olacağını bilirdi.
Küçük kız, her zaman mutluydu ve neşeliydi. Yalnızca örümcekler onu korkutur ve mutsuz ederdi. Bir örümcek, kızın bu güzelliğini alıp götürmesine, ağlayarak çirkinleşmesine sebep olabilirdi.

Bir gün bu küçük güzel kız, elinde elma şekeriyle televizyon izlerken, televizyonun önüne, ağıyla bir örümcek indi. Kız korkuyla irkildi, elindeki elma şekeri yere fırladı. Kıza göre bu örümcek çok çirkindi; tüylü bacakları, iğrenç bir suratı vardı ve ona asla güvenilmezdi. Çok iğrençti!

Örümcek, kızı süzdükten sonra "merhaba" dedi. Kızın şaşkınlıktan gözleri yuvalarından çıkacaktı sanki. Örümcek bir daha "merhaba" dedi. "Senin beni iğrenç bulduğun kadar, ben de seni iğrenç buluyorum" dedi. Kız, örümceğin dediğini düşünmeye başladı. Mavi gözlü, sarı saçlı bu şirin kız nasıl çirkin olabilirdi ki, o dünyanın en tatlı kızıydı. "Hayır" diye bağırdı, "ben çok güzelim!"

Örümcek, bu kızın kendini beğenmişliğinin, şımarıklığının nereden kaynaklandığını düşündü; çevresindeki herkesti onu bu hale getiren. Aslında acıyordu kıza, o, o değildi, başkalarının düşüncelerini, ütopyasını yaşıyordu. Örümcek, kıza yaklaştı, kız ne gariptir ki korkusunu üzerinden atmıştı ve örümceği incelemeye başladı. Aslında korktuğu gibi değildi, alışıyordu. Birden içinde örümceye dokunma arzusu belirdi, cesaretini topladı ve elini örümceğe uzattı. Yumuşaktı, hipnoz etkisi vardı sanki. Büyülenmişti küçük kız. Örümcek amacına ulaşmaya başladığını hissetti ve yavaş yüzüne tırmanaya başladı, kızın hoşuna gitmişti bu. Kız, kahkaha attı zevkten, unutmuştu örümceğin çirkin olduğunu. Örümcek yavaş yavaş kızın kulağından içeriye girdi, kız büyülenmişti sanki, hiçbir tepki göstermedi bu duruma. Örümcek, artık kızın aklına yatmıştı, beyninde yaşayacaktı artık kızın. Kız, tepki göstermemeye devam etti. Günler böyle geçti. Örümcek, beyninde ağını ördükçe kız, daha da şuursuzlaşıyor ve hiçbir şeyi eleştirmeden, düşünüp tartmadan kabul ediyordu. Ve bir ömür böyle geldi geçti...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder